bugün
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek33
- macar bakanının türklük açıklaması12
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- 007 slip don giysin kampanyası8
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler13
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü17
- yanındakiyle yaşar aklındakiyle ölürsün15
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması23
- sözlük yönetimi beni silsin mi16
- ameliyat ettikleri hastann karnında mala unuttular10
- anın görüntüsü16
- 25 yaşında üniversite okumaya niyetlenmek8
- sözlüğün terzisi8
- 007 silik yesin kampanyası9
- suratı sabunlamak8
- eksi ruyaları kaldıracak kantar11
- bir erkeği cezbeden şeyler11
- bik bik silik yesin kampanyası9
- nervio'nun güzel ellerinden yiyeceğim dayak10
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri11
- rusyaya gidince kızlar etrafımda pervane olacak17
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay19
- görüldü bile atmayan insan tipi22
- galatasaray16
- fenerbahçe8
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks14
- yazarların evlenmek istedikleri dizi karakterleri11
- iğrenç bir his tarif et8
- allah yerine hızır'dan yardım istemek14
- eloande'ye zengin koca bulmak8
- aşık olmak12
- mimarlığı bırakmak13
- flörtü eleme sebepleri12
- erkeklerin iğrenç özellikleri21
- öğretmen maaşları17
- keki kabarmayan sözlük kızı30
- sözlükteki kızlar mı dışardaki kızlar mı10
- deniz gezmiş25
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor17
- eloande14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek13
- fener olmasa galatasaraylılar kimle dalga geçecek9
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı30
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi12
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni17
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- durduk yere tribe giren erkek17
- allah ile tanrının farkı var mı9
entry'ler (1657)
Adamlar'ın en güzel şarkısı. Hem hüzünlü hem tatli.
Aslinda hiç yoktular.
2019 yılına girmek üzere olduğumuz şu günlerde hakikaten akıl almaz bir olay.
iyi niyetli fakat fazlasıyla overrated.
"radyo uludağ vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi."
"ne, sigarayı bırakmak mı? allah onun belasını versin."
küçük ibo, asırlara damga vuran sözler.
hemen hemen her hafta denenir ve sonucunda bize yine hüsran kalır. resmen ve fiilen on kusurlu hareketten biri ama olmuyor. bu uğurda ne elektronik sigaralar heba oldu, ne nikotin bantları intihar etti. deneyen herkesin allah yar ve yardımcısı olsun, amin.
küçük ibo, asırlara damga vuran sözler.
hemen hemen her hafta denenir ve sonucunda bize yine hüsran kalır. resmen ve fiilen on kusurlu hareketten biri ama olmuyor. bu uğurda ne elektronik sigaralar heba oldu, ne nikotin bantları intihar etti. deneyen herkesin allah yar ve yardımcısı olsun, amin.
madonna'nın en kalender şarkısı. dışarıda lapa lapa kar yağarken abesle iştigal ediyor sanki ama olsun.
mis gibi doksanlar şarkısı, az sözle böyle aşırı derecede sevimli şeyler anlatan şarkı. dinleyin ama dinlettirmeyin.
muhtelif zamanlarda amuda kalkabilmesi.
orgazm gibi bir şey, herkes ne olduğuyla ilgili ahkam kesiyor fakat kimse kati surette yüzde yüz yaşayamıyor.
bir hüznün bürünebileceği en güzel türkü olabilir, özellikle cengiz özkan söylüyorsa.
on kusurlu hareketten biri, etmeyin eylemeyin çocuklar.
dünyanın en naif ülkesi.
------------- reklamlar------------
önce derliyorsun, sonra topluyorsun ve daha sonra da rahatlıyorsun. ve bir kere yapınca gerisi geliyor, alıp eve besleyesin geliyor ama sonra yer kaplamasın diye vazgeçiyorsun. bu kadar da naif bir akım kendisi. yeni gelin evleri facebook sayfası gibi fecaatleri gördükten sonra daha da ilaç gibi geliyor. insanoğlu ne kadar çok seçeneğe sahip olursa karar verme aşaması o oranda uzuyor, e haliyle bizi de sahip olduğumuz şeylerin bolluğu mahvediyor! neden yetmiş sekiz çift ayakkabım olsun ki? dertsiz başıma dert mi alayım? öze dön, sakin ol, yalın ol diyor minimalizm. deneyin, farkı görün.
------------- reklamlar bitti--------
tanım: çok kıymetli bir yaşam tarzı. parayla satın almayabiliyorsun.
önce derliyorsun, sonra topluyorsun ve daha sonra da rahatlıyorsun. ve bir kere yapınca gerisi geliyor, alıp eve besleyesin geliyor ama sonra yer kaplamasın diye vazgeçiyorsun. bu kadar da naif bir akım kendisi. yeni gelin evleri facebook sayfası gibi fecaatleri gördükten sonra daha da ilaç gibi geliyor. insanoğlu ne kadar çok seçeneğe sahip olursa karar verme aşaması o oranda uzuyor, e haliyle bizi de sahip olduğumuz şeylerin bolluğu mahvediyor! neden yetmiş sekiz çift ayakkabım olsun ki? dertsiz başıma dert mi alayım? öze dön, sakin ol, yalın ol diyor minimalizm. deneyin, farkı görün.
------------- reklamlar bitti--------
tanım: çok kıymetli bir yaşam tarzı. parayla satın almayabiliyorsun.
her iki "marjinal"den birinde olan saç rengi. mavi değilse pembe oluyor, hatta bazen ortaya karışık olabiliyor. hı hım, çok orijinal.
Adettendir, yılın son günü olunca bir şeyler karalanır. Anılar çekmecelerden çıkar, birisi bir şiir okur, o da yetmezmiş gibi kar yağmaya başlar. Cüzdandaki son para sigara için çıkarılır, el titrer, üstüne bir de popkek alınır. Immm...limonlu olunca almamak imkansız. Dünyaya mutfak penceresinden bakıp uzak hayaller kurulur. O kadar uzaktır ki hayaller, kırıldığında hiç ses duymaz olur insan. En güzeli o değil mi? Risksiz hayal, umutsuz hayat, beyaza dönük gece. O gecelerde kim bilir neler olur? Gelecek planları, geçmiş gün sayımları, geçim derdi ve daha birsürü şey.
Şarkısız olmaz elbette, derinden gelen o acayip musikiler, saatler. "eskiden olsa"lı milyonlarca cümle, eskiye olan her şeye özlem, eksiksiz bir eski yadigarı olan küçük ama etkili dram dolu evler. O evlerdeki yemekler, çaylar, televizyonlar. Yaşamanın gerektirdiği "biri" olma hali. Bazen anne, bazen eş, bazen baba, arkadaş, işçi, öğrenci, müdür olunur. Evet, yaşarken her an herkese dönüşebilir insan. Yerine göre saygı, yerine göre sövgü ve çokça sevgi. Bazen o sevgiler ağır gelir, taşıyamaz olursun. Yükünü hafifletmek için bir ses, bir nefes ararsın. Paylaşıldıkça çoğalsın diye değil aslında, yorgunluğun az da olsa dinsin diye. Çünkü tek başınalık bu kadar sevgiyi kaldıramaz, çünkü tek başınalık sevgiler, sevgililer ve sevişmeler için yanlış bir adres. Öyleyse ne yapmalı? Her şeye rağmen alıp bağrına basmalı, gitmesin diye sıkı sıkı sarılmalı, kemiklerini hissedinceye kadar. Evet, yalnızlığın kemikleri var, ne yana dönsen batar. (ruhun şad olsun cahit zarifoğlu!) iyi bakılmayı, iyi beslenmeyi ve iyi saklanmayı hak ediyor. Hoş, son kullanma tarihi geçen her şey gibi o da zamanla raflardan kaldırılmaya mahkum.
O halde yolun sonu nereye varıyor? Düşünmemeye çalışıp, kahraman olma sevdasına kapıldıkça ne oluyor? Yalnızlık bile çekip gittikten sonra çıldırmamak için ne yapmak gerekiyor? En yakın sağlık kuruluşuna başvurup derdimizi anlatsak, annemizin uygun gördüğü, "münasip"liğiyle nam salmış biriyle evlensek geçer mi her şey? En az üç çocuk yapıp, "kaynımgillere oturmaya" gitsek hakikaten geçer mi? Öyleyse şuraya hemen bir nikah masası koyalım, birkaç yalancı şahit, biraz limonata ve biraz da kuru pasta. Teşekkürler memur bey, evet nikah cüzdanı tabi ki bende kalacak. Yuvayı bir dişi olarak benim yapacağımın en kalender belirtisi bu cüzdan. Onsuz naparım?
Dört bir yanımız sahte kutsallıklarla çevriliyken hevesim kursağımda kalıyor. Sonra bir bakıyorum, aslında bir hevesim de kalmamış. Daha fazla para, daha fazla insan, daha fazla mutluluk için mi? Ne için, nasıl hevesleneyim? Hunharca heves satın alabileceğim, maximum kartımla taksit yaptırabileceğim bir mağaza yok mu? Bu ne biçim 21.yüzyıl? Her şey varken, neden o yok? Peki. Eğer olur da öyle bir yer açılırsa numaramı bıraksam beni arar mısınız? Çok teşekkür ederim şimdiden.
Teşekkür etmelere, özür dilemelere, seni seviyorum'lara doyamayan, aslında hiçbir şeye doyamayan milyonlarca insanız. Yaşayıp gidiyoruz, koşturuyoruz, sabahları erkenden kalkıp işe gidiyoruz, hiç tanımadığımız o büyük patronlar, daha da patron olsun diye kendimizden geçiyoruz. Kurumsallaşarak, gülümseyerek büyüyoruz. Alıyoruz, satıyoruz, tüketiyoruz ve daha fazlasını yapabilelim diye yine kalkıp kar kış demeden işe, okula, eve gidiyoruz. Arta kalan zamanımızda kitap okuyup, sinemaya giderek müthiş aktivitelere imza atıyoruz. Yediğimiz yemekten, içtiğimiz kahveye kadar "paylaş"ıyoruz. Beğeniyoruz, ekleşip güzelleşiyoruz. Yalan yok, insan kendini iyi hissetmek istiyor her daim. Fakat bunlarla, nereye kadar? Siz daha iyisini yapana kadar, en iyisi bu mu? Ona da tamam. Küsüp oynamasam, yataktan hiç çıkmasam olmaz mı? Öyle de olmuyor, böyle de olmuyor. Ama biz farkında olmadan sadece bir kere yaşayacağımız hayat koşarak uzaklaşıyor. Heyhat! Arkasından el sallamaktan başka çare yok, pişman bile değiliz. Sitem etmeye hakkımız yok.
Şarkısız olmaz elbette, derinden gelen o acayip musikiler, saatler. "eskiden olsa"lı milyonlarca cümle, eskiye olan her şeye özlem, eksiksiz bir eski yadigarı olan küçük ama etkili dram dolu evler. O evlerdeki yemekler, çaylar, televizyonlar. Yaşamanın gerektirdiği "biri" olma hali. Bazen anne, bazen eş, bazen baba, arkadaş, işçi, öğrenci, müdür olunur. Evet, yaşarken her an herkese dönüşebilir insan. Yerine göre saygı, yerine göre sövgü ve çokça sevgi. Bazen o sevgiler ağır gelir, taşıyamaz olursun. Yükünü hafifletmek için bir ses, bir nefes ararsın. Paylaşıldıkça çoğalsın diye değil aslında, yorgunluğun az da olsa dinsin diye. Çünkü tek başınalık bu kadar sevgiyi kaldıramaz, çünkü tek başınalık sevgiler, sevgililer ve sevişmeler için yanlış bir adres. Öyleyse ne yapmalı? Her şeye rağmen alıp bağrına basmalı, gitmesin diye sıkı sıkı sarılmalı, kemiklerini hissedinceye kadar. Evet, yalnızlığın kemikleri var, ne yana dönsen batar. (ruhun şad olsun cahit zarifoğlu!) iyi bakılmayı, iyi beslenmeyi ve iyi saklanmayı hak ediyor. Hoş, son kullanma tarihi geçen her şey gibi o da zamanla raflardan kaldırılmaya mahkum.
O halde yolun sonu nereye varıyor? Düşünmemeye çalışıp, kahraman olma sevdasına kapıldıkça ne oluyor? Yalnızlık bile çekip gittikten sonra çıldırmamak için ne yapmak gerekiyor? En yakın sağlık kuruluşuna başvurup derdimizi anlatsak, annemizin uygun gördüğü, "münasip"liğiyle nam salmış biriyle evlensek geçer mi her şey? En az üç çocuk yapıp, "kaynımgillere oturmaya" gitsek hakikaten geçer mi? Öyleyse şuraya hemen bir nikah masası koyalım, birkaç yalancı şahit, biraz limonata ve biraz da kuru pasta. Teşekkürler memur bey, evet nikah cüzdanı tabi ki bende kalacak. Yuvayı bir dişi olarak benim yapacağımın en kalender belirtisi bu cüzdan. Onsuz naparım?
Dört bir yanımız sahte kutsallıklarla çevriliyken hevesim kursağımda kalıyor. Sonra bir bakıyorum, aslında bir hevesim de kalmamış. Daha fazla para, daha fazla insan, daha fazla mutluluk için mi? Ne için, nasıl hevesleneyim? Hunharca heves satın alabileceğim, maximum kartımla taksit yaptırabileceğim bir mağaza yok mu? Bu ne biçim 21.yüzyıl? Her şey varken, neden o yok? Peki. Eğer olur da öyle bir yer açılırsa numaramı bıraksam beni arar mısınız? Çok teşekkür ederim şimdiden.
Teşekkür etmelere, özür dilemelere, seni seviyorum'lara doyamayan, aslında hiçbir şeye doyamayan milyonlarca insanız. Yaşayıp gidiyoruz, koşturuyoruz, sabahları erkenden kalkıp işe gidiyoruz, hiç tanımadığımız o büyük patronlar, daha da patron olsun diye kendimizden geçiyoruz. Kurumsallaşarak, gülümseyerek büyüyoruz. Alıyoruz, satıyoruz, tüketiyoruz ve daha fazlasını yapabilelim diye yine kalkıp kar kış demeden işe, okula, eve gidiyoruz. Arta kalan zamanımızda kitap okuyup, sinemaya giderek müthiş aktivitelere imza atıyoruz. Yediğimiz yemekten, içtiğimiz kahveye kadar "paylaş"ıyoruz. Beğeniyoruz, ekleşip güzelleşiyoruz. Yalan yok, insan kendini iyi hissetmek istiyor her daim. Fakat bunlarla, nereye kadar? Siz daha iyisini yapana kadar, en iyisi bu mu? Ona da tamam. Küsüp oynamasam, yataktan hiç çıkmasam olmaz mı? Öyle de olmuyor, böyle de olmuyor. Ama biz farkında olmadan sadece bir kere yaşayacağımız hayat koşarak uzaklaşıyor. Heyhat! Arkasından el sallamaktan başka çare yok, pişman bile değiliz. Sitem etmeye hakkımız yok.
"merhamete ihtiyacımız var hakim bey!" demişler zamanında. inansak mı ne?
bazen bazı kötü şeyler yalnızca onun dizlerine yatınca geçecekmiş gibi gelir, elleriyle saçlarınızı okşayınca tüm dünya yine, yeniden yeşillenir sanki. uzaktaysa ama siz kendinizle öylece kalakalırsınız. dizleri sihirli yaratık, dilleri tatlı yaratık, sesi aydınlık yaratık.